My Blog is in Turkish, since I'm actually writing to me and my people:)

Kendime Yazıyorum :)

"Hafiflik" üzerine

İtalyan edebiyatının ünlü yazarlarından Italo Calvino'nun, Harvard Üniversitesi'nde bir ders yılı boyunca sunulan altı konferanslık bir diziden oluşan Charles Eliot Norton Şiir Konferansları serisine 1985-1986 dönemi için davet alması üzerine hazırladığı, fakat ölümü sebebiyle gerçekleştiremediği konferansların notlarının kitaplaştırılmasıyla yayımlanan kitabını -YKY'den ISBN: 978-975-08-1202-6, "Amerika Dersleri: gelecek binyıl için altı öneri"- okumamı önermişti fikirlerine hayranlık duyduğum bir mimar arkadaşım.
Calvino'nun, konferanslarda ele alacağı konuyu edebiyat üzerine seçerek "gelecek binyılda korunması gereken bazı yazınsal değerler" olarak tanımlamasıyla oluşturduğu altı önerinin ilki "hafiflik" kavramıdır. Calvino bu önerisinde, edebiyatta "hafiflik" kavramını ve bunun sunduğu soyutluğu aktarmak için, "ağırlık" kavramının nitelediği somutluktan yararlanıldığını belirtip "hafiflik" olgusunun "ağırlık" duruşundan değerli olduğunu sunmaktadır.

Bu ön bilgiyi verdikten sonra, bu yazımı kafamda düşünmekle kalmayıp buraya aktarmama sebep oluşturan şu satırları -YKY'den çıkan ilgili kitapta, 21. sayfa- bahsettiğim kitaptan aynen alıntı yaparak aşağıda sunuyorum:

" ... Sonra, bilgisayar bilimi. Yazılımın, hafifliğinin güçlerini, ancak donanımın ağırlığı aracılığıyla edime dönüştürebildiği bir gerçek; ama komutları verenin, dış dünya ve makineler üzerinde doğrudan etkide bulunanın yazılım olduğu da bir gerçek. Makineler ancak yazılım sayesinde varlıklarını sürdürüyor, giderek daha karmaşık programlar üretecek şekilde gelişme gösteriyor. İkinci sanayi devrimi, ilki gibi ezici görüntülerle (sac levha presleri ya da çelik eritme kazanları) çıkmıyor ortaya, elektronik itkiler şeklinde devrelerden geçip giden bir bilgi akışının bitleri olarak kendini gösteriyor. Demirden makineler günümüzde de var, ama ağırlıksız bitlere boyun eğiyorlar. "

Ögrencilerimizden bir oyun projesi

Bu dönemin sonuna yaklaşırken, dersimdeki konuların içeriğinde yer alan kavramların uygulamada gerçekleştirilişini sunmak ve bunu yaparken öğrencilerin ilgisini çekebilmek üzere, son sınıf öğrencilerimizden bir grup arkadaşın tasarladığı oyun projesinden derste bahsetmek geldi aklıma. Sunumu da onlardan biri yaptı ki aynı sunumu derste ben yapsam o kadar ilgi çeker miydi acaba:) Ne de olsa "Hoca" her zaman anlatıyor; ama anlatıcı değişince ilgi seviyesi de değişebiliyor:) Ama ben de anlatmış olsaydım, en azından ilgilerini çekebilmişim gibi davranırdı sanırım öğrencilerim, di mi:) (Sağolsunlar:)) Bu arada, ilgili oyunun programlanması aşamasında, araç olarak kullanılan hangi kavramların ve yapıların dersimizle ilişkili olduğu, sunumun ilginçliği yanında güme gitmemiştir umarım:)
İlgili oyunda emeği geçenlere teşekkür ederim. (O oyunun başlangıcında, "emeği geçenler" listesine beni de dahil edenlere de teşekkür ederim bu arada:)) Sunum konusunda yardımıma hemen yetiştiği için Kaya'ya da teşekkür ederim.
İlgili oyun açık kaynak yazılım (tabii ki:)). Oyunla ilgili detaylar bindortyuzelliuc.wordpress.com adresinde...

Googlesever

Bir öğrencim, Türkiye'ye has farklı kültürlerdeki farklı kullanıcıların farklı veriler/kişiler/olaylar/değerler konusunda çeşitli görüşlerini dile getirdikleri, İnternet dünyasında bilindik bir ortamda benim ismim üzerine yorum yapılmasını olanaklı kılmış. Öğrencimin ismini, sitenin adresini, yorumun içeriğini aktaracak değilim tabii buradan:) Ama bu konuda şunları belirtmek isterim:
Hakkımda tek yorumu yapan, şimdilik, yoruma imkan sağlayan o öğrencim:) Hakkımdaki yorumun içeriğinde olup burada hiç çekinmeden bahsedebileceğim bir konu "googlesever" olarak nitelenmiş olmam:) Hangimiz google sevmez ki? Bazılarımız biraz fazla severcesine algılanıyormuş sanırım...:) Ayrıca, yeri gelmişken şunu da eklemek isterim ki wikipedia (Vikipedi) da severim aynı zamanda:)...

Dersteki esprilerim boşa gitmiş

Dünkü dersin ilk yarısının sonuna yaklaşırken, öğrenciler, derste pek espri yapmadığımı aktardılar. Tuhaf olan o ki, ben derslerde espri yaptığımı sanıyordum, boşa mı gitti onlar?:) Demek ki espri anlayışımızın uyuşması için biraz daha frekans ayarı yapmak icabediyor:) Hiçbir şekilde espri kanalında iletişim ayarını gerçekleştiremezsek de, ders bu şekilde devam edecek artık.. Zaten dönemin bitişine çok da kalmadı:) Ama hangimiz bazen espri yaptığımız anda anlaşılmadığımızı anladığımızda yıkılmayız ki:) İşte bir anlık yıkıldım ben de. Fakat şu satırları yazıyor olmamdan anlaşılabileceği üzere, bunu bir sorun olarak görmüyorum. Ayrıca, buraya yazıyor olmam da, sakın ha, takıntı yaptığımı düşündürtmesin:) Ders esnasında espri yapılacağını "syllabus" içeriğinde belirtmemiştim zaten:)

ikinci bölüm, geçiş

Tekrar merhaba, bugün 27 Ekim 2006... Uzun bir aradan sonra bu sayfada yapılanma değişikliğine gidip konu/paragraf başlıklarından tarihleri kaldırdım.. Aynı döneme ait olan sayfanın alt tarafındaki, aşağı yönde tarih sırası artan sıralı paragraflara "ilk bölüm" deyip bu paragrafı da açıklama yapmak amacıyla "geçiş" olarak belirttim. Bu andan sonra, yukarıda yer alacak olan gelecek yazılarda aksini belirtmediğim sürece, tarih belirtmek yerine konu başlıkları vererek yazmaya devam edeceğim. Ayrıca, kronolojik sıralama açısından, sayfanın üst bölümüne gidildikçe güncel zamana ait konular yer alacaktır en yeni eklenen konu en üstte yer alacaktır (tıpkı bir yığın(stack) yapısı gibi). Yani, bu paragraftan itibaren, sayfada üste doğru gidildikçe yeni yapıdaki yazılarım eklenmiş olacak.. Bu paragrafın konu başlığındaki "geçiş" ifadesi ile bir anlamda yeni yapının tarzı da desteklenmiş oldu bu arada:) Paragrafın ilk cümlesine tarih attım ki en azından bu geçiş zamanımı hatırlayayım.

ilk bölüm, 1

İzmir Ekonomi Üniversitesi Radyosu'nda ilk canlı yayınıma çıktım:) Deneme yayınını internet üzerinden sürdüren İzmir Ekonomi Üniversitesi Radyosu, yayın akışında, çeşitli konularda canlı yayın programlarına yer vermeyi planlıyormuş. Peki bu akışa benim katılımım nasıl oldu? Şöyle söyleyeyim: rastlantinin böylesi:) Otobüs durağında beklerken Kıvanç Eliaçık, röportaj yaptığım asistan arkadaşım, bu canlı yayınlardan bahsetti. Atladım, ben de katılırım eğer iş çıkarmayacaksam dedim:) Anlaştık. 169 yolculuğu esnasında yayın zamanına ve içeriğine karar verdik. Bilgisayar ve internet olacaktı konu, öyle de oldu:) Beni kaç kişi dinledi bilmiyorum, bunu sorduğum kimsenin dinlemediğini biliyorum ama:) İçerik güzeldi aslında, IEU Bilgisayar Bilimleri Fakültesi'nden, Bilgisayar Bilimleri kavramından, günümüz bilgisayar kullanıcısı özelliklerinden, bilgisayarın günümüzde teknolojideki ve eğitimdeki yerinden, internetin Türkiye'deki durumundan, özgür yazılım kavramından ve önümüzdeki özgür yazılım ve açık kaynak günleri etkinlik duyurusundan, ve internet haftasından bahsettik... Tabii kısa kısa.. 26-27 dakikalık bir program oldu. Daha sonra yine başka programlar yapmak üzere de anlaştık gibi:)
Programdan önce çalıştım biraz:) Yayında söylediğim bir sözü buraya yazayım, daha doğrusu Edsger Dijkstra'dan bir alıntı:

"Computer science is no more about computers than astronomy is about telescopes"

Ben de dinleyemedim daha:) Bu arada yayını dinlemiş bir kişi varsa lütfen yorumunu göndersin..

ilk bölüm, 2

Bugün fakültedeki asistan arkadaşlarla ders paylaşımı yaptık.. Sanırım bana İleri Programlama, Bilgisayar Ağları ve İletişimi, Kriptografi ve Ağ Güvenliği dersleri düştü. IEU BBF öğrencileri arasından bu sene yeni 1. sınıf olanların hiçbir laboratuvarında bulunmamıştım geçen dönem; gerçi merhaba demişliğimiz var:)Buluşacağız bakalım İleri Programlama laboratuvarlarinda.. Bu arada dersler disiplin ister arkadaşlar, yani 1. sınıftaki arkadaşlara diyorum:) Benim şöyle bir tesbitim var: Ben IEU BBF öğrencileri ile iletişim kurabiliyorum:) Tabii, bu benim fikrim, onlar da bana fikirlerini söyleyebilirler, açığım:) Ayrıca şunu da unutmayın değerli IEU BBF öğrencileri, dönem sonlarında uygulanan öğretim görevlisi değerlendirme formlarına mantıklı, bilinçli ve doğru olduğu sürece istediğinizi yazabilirsiniz.. Bu gece de okulda kalıyorum, işlerim var biraz..

ilk bölüm, 3

İlk lab bu pazartesi olacak, 1. sınıflarla. Eski laboratuvar örneklerine baktım da, aynı soruları sormamak için özel bir şey yapmam icap etmedi:) Bu konular için benzer örnekler fazla... Bu arada 1. sınıflara bir öneri: Geçen senelerde yapılan laboratuvar çalışmaları, bazı hocaların sayfasında duruyor; oradan bir göz atılabilir... Gece geç geldim İzmir'e; şehir dışında idim haftasonu. Şunu öğrendim: Bu otobüs şirketlerinin İzmir içinde servisinin ulaşmadığı ender yerlerdenmiş benim evimin mekanı...

ilk bölüm, 4

Neden bu kadar ara geçti yazmayalı diyen varsa, yoğunluktan diye cevap veriyorum:) Kaya hatırlattı 2 günlük yazının üstüne devam etmemi:) Neyse, iyi tarafından bakarsam talep var demek ki:) Bu arada, Kaya, sen bana blog'u daha uygun bir yere taşımam için yer önerecektin??
Bu kadar arada yaptığım en farklı olay İstanbul'a gitmek oldu. İstanbul'da, Türkiye'nin en büyük kampüs fuarı olarak lanse edilen üniversite tanıtım fuarına katıldım. Organizatörün en büyük fuar hayali, katılımcı sayısı düşünülürse gerçekleşmedi sanırım:) Ama ben bahaneyle, Nevizade, Çiçek Pasajı, İstiklal, Fransız Sokağı yapmış oldum... Sadece akşamları boş zamanım olduğu için pek gezemedim ama yoğun trafik kavramının ifade ettiği şeyi net anladım, İstanbul'da... Yarım saat boyunca akan trafikte 40 km ilerleyen araçlar, diğer yarım saat boyunca 4 km ilerliyor; hatta kontak kapatan var...
Güzelim İzmir ya, 169 denen bir olay var ki hem deniz kıyısından sefer yapıyor hem de metro ile devam edince İzmir'in girişi ile çıkışını birbirine bağlıyor:) Benim favori hattım 270:) En uzun hatlardan biri ve ben ilk durağa yakın binip son durağa yakın iniyorum:) Ayrıca 270 ve 670 (Buca-Balçova) hatları, bilimum hastaneleri dolaştığı için yolcu yaş ortalaması yüksek ve yolcu kitlesi sabırlı:) Öyle şoför-yolcu tartışması pek olmaz bu hatlarda...
Şimdi gelelim bilgisayar ile ilişkili gelişmelere:

  • 17 Mart Cuma saat 17:00'de IEU konferans salonunda LKD semineri var: "PARDUS: Nedir? Neden Önemlidir?" Konuşmacı: Ali Erdinç Köroğlu
  • 6 Nisan Perşembe saat 17:00'de IEU M01 nolu sınıfta diğer bir seminer sohbet havasında olacak: "Linux ve Özgür Yazılım Üzerine Sohbetler" Konuşmacı: Doğan Zorlu
  • IEU hazırlık sınıflarına yönelik eğitimler sürüyor bu dönem de...Çarşamba günleri saat 15:30'da K211 nolu sınıfta, geçen dönem programlama kavramına adım atan hazırlık sınıfı öğrencileri ile "C ile programlamaya giriş" eğitimleri IEU Bilgisayar Topluluğu aracılığıyla devam edecek

IEU öğrencilerine yönelik bir hatırlatma: IEU Bilgisayar Topluluğu grubu (http://groups.yahoo.com/group/ieubt/) üyeliği için ieubt@yahoogroups.com adresine isminizi ve öğrenci numaranızı belirterek bir e-posta atabilirsiniz...

ilk bölüm, 5

Seyrek yazar hale geldim bu dosyaya:) Sayfadaki diğer alanlarla uğraşırken bunu atlıyorum sanırım:) Neyse, bu "blog"u başka bir yere alacaktım, Kaya önermişti; sonra elime yapışıp kaldı burası işte:) Değiştirmek istemiyorum alanı, böylece öğrenciler buraya rahatlıkla erişebilir( yani özel olarak blog ile ilgilenen varsa). Zaten okul ile ilgili bilgiler hep ana sayfadan bağlantı ile ulaşılabilir. Değiştirirsem, anasayfadan yeni blog yapısına da gönderme yapılabilir de hala uygulama kararı vermedim. Konu başlıklarını da tarih olarak vermek yerine o paragrafa has bir başlık atayım diyorum da genelde şu ana kadar yazılanlar belli bir tarihe ya da zaman aralığına ait farklı iletiler topluluğu gibi:) Bu paragrafta da bir farklı ileti olarak şunu ileteyim: (:)) İEÜ'de ilk defa final sınavları için 10 günden fazla bir süre tanınıyor. Sanırım, öğrencilerin aynı gün içinde birden fazla final sınavına girme olasılığını azaltmak amacıyla yapılan bu değişim anlamlı olacaktır. Göreceğiz... Ders geçme kalma başarı oranlarında bu dönem için ani bir olumlu değişim gözlenirse, bu, final tarih aralığına bağlanabilir. Dileyen öğrenci, bu tarz istatistiksel sonuçları öğrenci işlerinden elde edebilir sanırım. Sonuçta, ortada bilgi olduğu sürece, bilgi edinme hakkı yasası çerçevesinde açıklık ve şeffaflık prensibinde işleyen bir kurum olduğu kanısındayım İEÜ'nün... İEÜ Balçova kampüs alanı inşaat çalışmalarında hedef, önümüzdeki güz dönemine yurt binasının ve yeni derslik binasının yetiştirilmesi sanırım ki işçiler gece gündüz çalışıyor...Balkonumdan, her gün görüş alanım değişiyor:) Bir de işçilerden biri uzun hava konusunda diğerlerinden daha cesaretli sanırım ki onun sesi ağır basıyor:) Sadece benimkinden değil, birçoğumuzunkinden güzel de bir sesi var...

ilk bölüm, 6

Düzeltme yapayım: 18 Mayıs tarihli yazımda İEÜ final tarihlerinin 10 günden fazla zamana yayıldığını sandığımı belirtmiştim. Sanımda yanılmışım :) :( ... Finaller bu dönem de 10 gün içinde tamamlanmış olacak.. Bakınız, öğrenci işlerinin ilgili final sınav tarih bilgileri burada ...

Akhisar

Akhisar, doğduğum yer..Babamın da doğduğu yer, Akhisar. Babaannem ve dedem Bulgaristan'dan gelince, bir şekilde yolculuğun son kısmına doğru trenden Manisa'da inmişler. Etrafa bakınıp birileriyle birşeyler konuşup, ve belki de babaannemin anlatmadığı bazı sebeplerden dolayı ters yöne giden trene binip (belki bir süre orada kalıp iş olmayınca diğer trene binmiş olabilirler) Akhisar'a gelmişler. Orada tütün işi olduğunu duymuşlar çünkü... Aklıma gelirse daha sonra bu kısmı uzatırım; ya da istekli olan varsa bana bir ara iletsin ve hatırlatsın ki uzatayım:) İşte Akhisar maceram bu olaya dayanıyor. Şimdi tütün işleri de kalmadı sayılır ama, bunun sadece Akhisarlılar ile değil, hükümetlerin tarım politikalarıyla da ilgisi var. Zeytin var şimdi kimilerinde. Tabii, aile mirası olarak kalan ağaçlar, ve araziler zeytinle değerlendiriliyor zeytin toptaklarında.Yoksa bugün sıfırdan zeytin işine girmeye kalkışan pek yok. Ama kalkışırsa, Akhisar topraklarını alternatif olarak düşünür sanırım:) Bence hoş bir yer, seviyorum ben Akhisar'ı. Orada huzurlu hissediyorum kendimi sanırım...Yaşamak istediğim yer değil gelecekte ama, oraya ulaşımı yakın olan bir büyük şehirde yaşamak isterim; İzmir:)

İzmir

İzmir, yaşadığım yer.. Şimdilik yalnız yaşadığım yer:) Okuduğum ve okumaya devam ettiğim yer..İlk gelişim mi?:) Bir 19 Mayıs veya 23 Nisan günü idi, yani bir milli bayramdı ama hangisi olduğunu çıkaramadım şimdi. İlkokul 5'te idim; o zamanlar ilköğretim kavramı yoktu, ilkokul vardı. Arkadaşlarımla Akhisar'ın küçük bir sokağındaki geniş bir kaldırımda tenis topu büyüklüğündeki bir topla 9 Aylık veya türevi bir oyun oynarken, sen top kaç yola, ben arkasından koşayım... Bana 20 km/saat hızla giderken çarpan taksi getirmiş beni İzmir'e; şoför suçlu değil zaten, kaçmamış. Tıpkı o günlerde kekeme olan arkadaşımın, oyun anında, kaza haberini anneme iletme esnasında benim ve sanırım onun ve bir de annemin hatırladığı cesaretli davranıştan kaçmayışı gibi. Bunu söyledim çünkü, o arkadaşım cesaretli davranışını daha sonra pek çok yerde göstermiştir eminim. Ama malasef düşünce cesareti göstermek gafletinde de bulunmuştu o günlerin Türkiye'sinde. Buradan onu da saygıyla anarım ve muhtemelen yazının bu kısmını o okumadığı sürece bir anlam ifade etmeyecek ama ben okurum ara ara...
Neyse, İzmir'de Ege Üniversitesi Hastanesi'nde açmıştım gözlerimi; karşımda bir hemşire:) O zamanlar Bağ-Kur geçerli idi Ege Üniversitesi Hastanesi'nde, ve sanırım şimdiki gibi maddi olarak zor durumda değildi üniversite hastaneleri...
İkinci gelişim de sağlık nedeniyle oldu İzmir'e. Ortodontik tedavi görmüştüm, şimdi yerinde Zara olan kordondaki Vakko binasının yakınında bir yerde..
Ve bir okumaya başladım ki İzmir'de, okuyarak yaşıyorum hala:) Öğrenci kartı taşıdım hep yıllarca bu kentte:) Burası okurken yaşanılası bir öğrenci şehri ...
Bence hoş bir yer, seviyorum ben İzmir'i. Burada huzurlu hissediyorum kendimi sanırım...Gelecekte yaşamak istediğim yer İzmir, hem Akhisar'a da yakın:)

Ege Elektrik-Elektronik

Ege Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunuyum ben. İsmi uzun:) Severek söylüyorum ünvanımı...
Bilgisayar bilimi ile uğraşan bir araştırmacı olarak Elektrik-Elektronik okumuş olmanın avantajlı olduğunu düşünüyorum. Piyasada bilgisayar işi yaparken bilgisayar mühendisliğine göre dezavantajı olacaktır sanırım. Çünkü piyasa, araştırma ve kendini geliştirme konusunda sana zaman bırakmayabilir. Lisansta öğrendiğinden başka şeyler çalışmaya vakit kalmayabilir. Başka bir dalda iş yapmak bu açıdan zor olur sanırım.
Radia Hanım diyorum ben, orada hala görevine devam eden bir Hocam var, Radosveta Sokullu. Bitirme projemi ondan almıştım... Kendisini saygıyla anarım. Ayrıca bugünlerde kabul ederse evine bir ziyaret niyetimiz var lisanstan bazı arkadaşlarla..
İbrahim Avgın Hocam var bir de:) Çoğu dersi ondan almışımdır. Yani bazılarını alttan aldığımı da sayınca çoğalıyor. Ayrıca asistanlık yolunda ilk deneyimimdir. Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu'nda zamanında verdiği Teknolojinin Bilimsel İlkeleri (eskiden Fizik'ti bu dersin ismi, niye böyle oldu şimdilerde, tuhaf geliyor bana) isimli ders için uygulama amacıyla öğrencilere soru çözümü konusunda kendisine yardımcı olmaya çalışmıştım. Aslında o bana yardımcı olmuş:) Ben kişisel olarak kendisini sayarım ve severim; sanırım benim onunla aram iyiydi:)
Ve bir de diğer hocalarım var, şimdi uzatmayayım, hepsini saygıyla selamlarım.
Hala halısaha maçı yaptığımız asistan arkadaşlar ve öğretim görevlisi abilerimiz var bir de:) Hepsine selamlar..

UBE

UBE, şu anda bu yazıyı yazarken, kayıtlı öğrencisi olduğum enstitü:) Benim için uzun bir macera olmasını isterim, yani doktora yapmak da istiyorum burada. Bakalım, hayırlısı..
Yorumum mu?:) Bence tam bir lisansüstü eğitim birimi. Çalışanlarıyla, disipliniyle, ve çok disiplinli eğitim birimi olarak farklı lisanslardan mezun öğrencileriyle hoş bir yer. Hala tezimi yazdığım düşünülürse, burayı kısa keseyim; yoksa inandırıcılığım azalır sanırım:) Tezden sonra yine biraz eklerim belki... Bu arada lisanstan mezun olmaya yaklaşıp UBE hakkında sorusu olan varsa, memnuniyetle bilgilendirmeye hazırım...